9 Haziran 2017 Cuma

Heyacanımızı kaybettik !

Takip ettiğimiz bir diziden,okuduğumuz bir kitaptan, izlemek istediğimiz bir filmden spoiler aldığımızda ne yaparız ? Tabi ki de pek çoğumuz sinirlenir, şevki kaçar. Bazıları da aksine bundan hoşlanır. Her ne kadar istek kaçırıcı bir durum olsa da gelişen internet teknolojisi nedeniyle bazen isteyerek bazen de gayri ihtiyari bilgiler ediniyoruz.Biz istemesek bile her yerde karşımıza çıkıyorlar. Peki bu hayatımızı nasıl etkiliyor ve bana bunu düşündüren neydi?

Öncelikle bana bu yazıyı yazdıran olaydan bahsetmek istiyorum. Bir pazar günü çoğu insan gibi televizyonda kanallarda gezinirken sevgili Hülya Koçyiğit ve Tarık Akan'ın şu an adını hatırlamadığım bir filmi ile karşılaştım. Kızımız hamile, ancak öleceğini öğreniyor. Ben tabi bir üzül. Gerçekten ölecek mi yoksa iyileşecek mi merak et... Ama o an acıklı sahneler izleyip moral bozmak da istemiyorum, ama sonunu da çok merak ediyorum. Tabiki de yaptığım şey filmin sonunu beklememek oldu. İlk önce anneme sordum. E kaç yaşında kadın, illaki izlemiştir. "Hatırlamıyorum" dedi. Sonra da canım telefonumdan google hazretleri aracılığı ile filmi arattım. Baktım ki sonu acıklı bitiyor, değiştirdim kanalı. O an annem bir şey dedi (sanırım bunu hiç unutmayacağım); "artık hiçbir şeyi merakla beklemiyorsunuz, eskiden böyle değildi". Tabiki hassas ruhum bundan çok etkilendi, ben kanallarda dolaşırken beynim arka planda düşündü bunu. O an internet bağlantım olmasaydı ne yapacaktım? Filmi sonuna kadar izleyecek, kadın doğum yaptıktan sonra yaşaması için dua edecek, kadın ölünce de üzülecek ama yine de sonuna kadar izleyecektim. Acı da olsa tatlı da olsa o sonu heyecanla bekleyecektim. Ama artık neyi bekliyoruz ki heyecanla ? İzleyeceğimiz filme, gezeceğimiz mekana, okuyacağımız kitaba kadar, hiçbir şeyi dibine kadar yaşamadan, tecrübe edinmeden başkalarının tecrübelerini "internet" denilen sihirli ortamda okuyor ve öyle karar veriyoruz.
Aslında iletişimin çok güçlü olduğunu düşünüyoruz internet sayesinde. Ama değil işte... mesela ben, bunları bir arkadaşıma yüzyüze anlatmak varken buraya yazıyorum. Bir yeri ararken eğer internet varsa google haritalar kullanıyorum ama asla köşedeki simitçi amcaya sormuyorum. Bir kitap alacakken internette yüzünü dahi görmediğim insanların yorumlarını okuyorum ama gidip kitapçıya ondan tavsiye almıyorum. Hiçbirimiz yapmıyoruz. Gelişen iletişim teknolojileriyle dünyanın bir ucuyla iletişim kuruyoruz, ama yanımızdakilerle iletişimi kopartıyoruz. Yol sormak istemiyoruz, tavsiye almak istemiyoruz, filmin veya kitabın sonunu beklemek istemiyoruz, neden yapalım ki ? Bunların hepsini içinde bulunduran bir ağ var zaten. Tek tuşla her şeyi halledebiliyoruz artık. Kimin umrunda canım canlı bir varlıkla iletişim kurmak ? Eskiden annem "sana bir şey diyeceğim zaman mesaj atayım bari" diyordu. Artık hepimiz böyleyiz. Eğer bunu okuduysanız yarın rastgele bir film açın ve hiçbir yorumu okumadan sonuna kadar izleyin, yolu telefona değil yoldan geçen bir insana sorun. Unutmayın, teknoloji ne kadar gelişirse gelişsin sizin okuduğunuz kitapla, izlediğiniz filmle ilgili olan heyacanınızı elinizden almamalı. Hoşlandığınız kişiye sosyal medyadan mesaj atmak yerine yanına gidin, yaşayın o heyecanı, gerçekten iletişim kurun,hissedin. Hayatı hissetmek ondan zevk almak için gerçekten yaşamak gerek, bunu unutmayın :)

Nereye kadar sabretmeliyiz?

               Eğer ki genç bir yaşta iseniz büyüklerinizden en çok duyduğunuz uyarı mutlaka "Acele etme, sabretmelisin. Hiçbir şey h...