Söz konusu yabancı dil olduğunda pek çoğumuzun dertli olduğu bir mesele var; "Anlıyorum ancak konuşamıyorum." Pek çoğumuza tanıdık geliyor bu laf. Çokça duyuyor, çokça da kullanıyoruz. Hepimiz bir yabancı dili anlıyor ama konuşamıyoruz. peki, söz konusu ana dilimiz olduğunda? Malesef ki buradaki problem çok daha ürkütücü. Anadilimizi çok güzel konuşuyoruz ancak gerçekten "anlayamıyoruz".
Peki niçin anlayamamak, konuşamamaktan daha kötü ve bunu yazmak nereden aklıma geldi? Size çok kısa bir şekilde son zamanlarda izlediğim bir filmden bahsetmek istiyorum. Filmin adı "Arrival". Biliyorum bu film hakkında çok yazılıp çizildi ancak bu bir film eleştirisi olmayacak. Ben daha çok filmin bana düşündürdüğü bir sürü şeyden tek birinden yola çıkacağım.
Öncelikle filmden bahsetmem gerekirse klasik uzaylı filmlerinden farklı bir film olduğunu herkesten duyduğunuza eminim. Bir uzaylı istilasından çok, iletişim kurmanın zahmeti ve anlamanın önemini üzerine mesajlar verilen anlamlı bir film olduğunu söyleyebilirim. Her insanın izlemesi gerektiğini düşünüyorum. Özellikle bize yabancı gelen herhangi bir dış etkene karşı korku ve saldırganlıktan önce hoşgörü ve empati ile yaklaşmamız gerektiğini çok güzel göstermiş film. Bir dilbilimci olan kahramanımızın dünyaya gelen bu uzaylılarla iletişim kurmak için onların dillerini çözümlemeye çalışması ve çok zor olsa da bunu başarması dikkatli izleyen insanlar için çokça mesaj içerebilir. Bana düşündürdüğü şey ise anlamanın önemi.
Filmdeki zavallı kadıncağızın uzaylılar ile anlaşmak için gösterdiği çabanın çeyreğini biz birbirimiz için göstersek nasıl olurdu acaba ? Bizim işimiz aynı dili (veya bildiğimiz bir dili) anlamak olduğundan daha az zorlanırız kanımca. Hepimiz gün içinde yüzlerce kelime kullanıyoruz. Ama karşımızdaki ne kadarını gerçekten anlıyor ? Ne söylemek istediğimizi ne kadar idrak ediyor ? Bunlar koca bir soru işareti. Peki hangisi daha önemli? Konuşmak mı yoksa anlamak mı ? Aslında bunların ikisi de birbirine bağlı. Anlama olmadan konuşulanların bir değeri olmaz, konuşmadan da anlayacak bir şey olmaz. İkisi birbirini destekler.
Konuşmak için bir lisan gereklidir ancak anlamak için gerekli olan şeyler çok daha fazladır. Anlamak için sadece o lisanı bilmek değil hoşgörü,empati, dinleme ve anlamayı isteme gerekir. Ve anlamak çok şeyi değiştirir.